"HIN-MAH-TU-YAH-LAT-KEH"
"Daglarda Gümbürdeyen Gökgürültüsü"
(Nez Perche Ulusunun Büyük Reisi-1840-1904)
Şef Jozef federal hükümetin onları kamplara yerleştirmek için zor uygulamasına karşı kabilesiyle birlikte büyük direniş göstermiştir. Bölgeye gelen Levis ve Clark adındaki iki misyoner yerlilere sürekli beyazlarla birlikte yaşayabileceklerini anlattılar. Jozef çocukluk çağının büyük bölümünü böyle Hristiyanlığı yaymaya çalışan misyonerlerin yakınında geçirdi.
1855 de Şef Jozef’in babası olan yaşlı Jozef federal hükümet’le insanlarını onlara ayrılan bölgenin içinde tutacak bir anlaşma imzaladı, 1863 de bir başka anlaşma daha imzaladı. Ama bu anlaşmayı kabilesi hiçbir zaman kabul etmedi.
Bu ikinci anlaşmanın (uygulanmayan ve kabul edilmeyen anlaşma) ardından şefliğe oğul Jozef geldi. (1877) Sonraki aylar savaş ve zorluklarla geçti. Halkın çoğu Federal Hükümet tarafından Oklahoma’daki toplama kamplarına gönderildi. Gidenlerin çoğu açlıktan ve sıtmadan, öldü.
Jozef kendi ülkesine dönebilmek için herşeyi denedi. 1885 de kabilesinin çoğu üyesiyle birlikte Washington’a yine bir kampa gönderildi . Daha sonraki yıllarında ise pek çok kızılderili şefi gibi ülkesinden uzak bir sürgün olarak öldü. Oysa 1879 da tüm Amerika vatandaşlarına eşit haklar verilmişti. Ama Jozef bir daha topraklarını göremedi. Kamp doktoruna göre o üzüntüden ölmüştü.
Bir çok söz duydum ama hiçbiri yapılamadı ,güzel sözler uzun sürmedikçe birşey ifade etmezler. Sözler benim ölülerimi geri getiremez.Beyaz adamın istila ettigi ülkeminde karşılığını ödemez.Onlar babalarımızın mezarlarını korumaz. Atlarımız ve hayvanlarımızın degerini ödemez.Güzel sözler bana çocuklarımı geri veremez.Güzel sözler bize saglık vermeyecek ve onlar ölümleri durdurmayacak.Güzel sözler halkıma istedikleri yerlede özgür ve mutlu yaşamaları icin bir vatan vermeyecek.Konuşmaktan yoruldum ve bunlar kalbimi yaraladı,bircok güzel söz ve yerine getirilmeyen söz hatırlıyorum.Bunlar konuşmaya layık olmadıkları halde konuşanların sözleriydi.
Hiç ulaşamayacak Kanada'daki vadedilmiş toprağa
HIN-MAH-TU-YAH-LAT-KEH
''Dağlarda Gümbürdeyen Gökgürültüsü''
Kaçak reis oturuyor
Oklohama yolundaki
Cezaevi vagonunun bir köşesinde
Savaşçılarını kelepçelemişler
Sürgündeki tüyü dökülmüş şahinin
Pencereden bakıyor
Dışarıda fırtınanın ortasında kazlar
Biliyor kar fırtınasının
Top ateşinden fazla insan öldürdüğünü
Hala gözlerinin önünde uçuşurken
Babasının Walowa vadisi savunması
Geyik ve Ceylan leşleri
Karanlığı yutuyor bir çekirge
Ne çok türküler söyledi şu ihtiyar
Soğuğa ve hastalığa karşı
Su, buz dağları ülkesinde
Öksürüp soluklandıkça halkı
Şimdi gözleri bekçi kadar uykusuz
Tren tangırdadıkça
Dişlerinin arasında, gözlerin içinde
Öfkesini tutmuş, avuçların içinde
Halkın geleceği karışıyor ormanın dumanına
Kemikleri raylarda
Ruhu tren ıslığında
DUANE NIATUM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder