Kızılderililerde Burçlar ve Şifa Çemberi

Kızılderililerde Burçlar ve Şifa Çemberi

Şifa Çemberi, tüm dünyayı içeren bir çemberdir. Bu çemberin çevresinde gezinirken insan onun sınırlarının içinde ve dışında sayısız mucizeyle karşılaşabilir. Hatta sabırla dinlerse, en olağanüstü şeye ulaşabilir ve kendini tanıyabilir. Kim olduğunu, neler bildiğini ve yaşamda neleri gerçekleştirebileceğini anlayabilir.

Kızılderililer bu büyülü çemberi bilirlerdi. Ona saygı duyarlar ve ondan öğrendiklerini anımsamak için günlük yaşamları9nda sık sık ona başvururlardı. Barınacak yerlerini kurarken, çadır olsun, klübe olsun, hepsini çoğunlukla daire daire şeklinde inşaa ederlerdi. Bedenlerini ve ruhlarını arındırmak istedikleri zaman bu işi, kendilerini besleyen Toprak Ana'nın kucağını simgeleyen " Terleme Kulübesi"nin içinde daire şeklinde oturarak yaparlardı. Danışma toplantıları düzenledikleri zaman, herkesin eşit söz hakkına sahip, eşit insanlar olarak katıldığı bir çember kurup oturuyorlardı.

Hep birlikte şarkı söylerken yuvarlak davullar çalarlar, dans ederken halkalar oluştururlardı. Davulların vuruşu yüreklerinin ve Toprak Ana'nın nabzının simgesiydi. Kollarını ve bacaklarını göğe kaldırır, sonra yeniden indirir, böylece gövdelerinin yardımıyla göğü yeri kapsayan daireler çizerlerdi.

İnsan yaşamını doğum-ölüm-yeniden doğumdan oluşan bir çember görürlerdi. Değişik yaşlarda, değişen enerjilerinin akışını sağlamak ve kendilerini değiştirebilmek için kendi yaşamlarının çemberlerini tanımayı ve kutlamayı bilirlerdi. Çevrelerinde yaşamın ve zamanın kan dolaşımı ilerlerken, değişen mevsimler gibi varlıklarının değişik dönemlerinden geçeceklerini bilirlerdi. Bu çemberden kopmanın yaşam ritmini yitirmek, iç ve dış gelişmeyi durdurmak anlamına geleceğini bilirlerdi.

Bu çembere öyle önem veriyor, yaşamın gerekli yönde gelişimi için öylesine vazgeçilmez görüyorlardı ki, onu törenlerinde ve toplumsal yapılarında sonsuzlaştırdılar.

Höyük kültüründeki tepeler yuvarlaktı. Azteklerin takvimleri ve taş şifa çarkları da yuvarlaktı. Böylece yeryüzünün ve tüm yaratıkların yaşam çemberinin bir parçası olduğunu her zaman anımsıyorlardı.

Bu çemberi daha iyi anlamak için, hep onun üstünde yüründüğünü düşünmek yeter. Belirli bir noktada çembere girilir. Girdiği yer, insana belirli güçler, yetenekler ve sorumluluklar verir. Bu başlangıç noktası insanın doğduğu ay tarafından belirlenir. Değşik giriş noktaları, değişik unsur kabilelerinin etkisi altındadırç Bunlar o kişilerin hangi temel unsura bağlı olduğunu gösterirler.

Bu kabilelerin, Kızılderili boylarının çoğunda görülen akraba kabileleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Kızıldeirli kabilelerinde, insan ana-babasının kabilesinde doğar, ona uygun olarak belli görevler ve sorumluluklar üstlenir, hangi aileden ya da hangi kabileden evleneceği yine buna uygun olarak belirlenirdi. Oysa unsur kabileleri yalnızca insanın belli doğa unsurlarıyla olan ilişkisini belirler ve Şifa Çemberindeki bütün diğer noktalar gibi bunlar da durağan değildir. Çemberdeki hareket noktaları, gökyüzündeki Koruyucu Ruhların etkisi altındadır.

Eski günlerde yaşamını, çemberin etrafında sürekli olarak geçirmek çok önemliydi. Aynı şey bugün de çok önemlidir. İnsan yalnızca kendi ayında, kendi toteminde ve kendi unsurunda takılıp kalırsa, sonunda zorunlu olarak katılaşır ve hareketsiz kalır. Hareketsizlik, gelişimin durması ve çemberin bütünlüğünün yadsınması demektir. Bu da yaşam gücünün ırmağını, yalnızca kendi varlığıyla sınırlamak anlamına gelir.

Çemberin çevresinde gezinirken, insan, içinden geçtiği değişik ayları, totemleri, bitkileri ve unsurları tanımalı ve öğrenmelidir. Böylece yaşamı sürekli değişir ve yaşam gücü yüreğinin derinliklerinde durmaksızın çarpar.

Bizim inancımızda, insanlar ilk bulundukları yere, yöne ya da kabileye bağlanıp kalmazlar. Çemberin belli bir noktasında edindikleri güçlü ve güçsüzyanları daima içlerinde taşımak zorunda değildirler.

Değişik durumların getirdiği öğretileri, istemleri güçlü ve güçsüz yanları elden geldiğince öğrenmek için çember olabildiğince çok dolaşılmalıdırlar. Çemberdeki her nokta, yaşamı zenginleştirecek ve genişletecek yeni bir şey getirir.

Şifa Çemberinin özü devinim ve değişimdir. Bu bilgiyi kazanan insanlar yaşam içindeki hareket alanlarını genişletmek isteyeceklerdir. Yaşam çemberinde daha da ilerlemek ve insan doğasının değişik görüntüleriyle tanışmak isteyeceklerdir. İnsan kendi varlığı içinde tüm yönleri taşır, ama bunları hissetmek için çemberdeki değişik noktalardan geçmesi gerekir. Hiç kimse çemberdeki kendi başlangıç noktasını, hatalı ya da olgunlaşmamış davranışlarına bir özür olarak göstermeye kalkmamalıdır. Çember üzerinde ilerleyip başka bir yere gelerek, gereksindiği gücü kazanmaya çalışmalıdır.

Bazen bu güç insanın duygu ve düşüncelerinin deneyiminden kaynaklanır. Bazen de insan aynı gücü bir hayvanı seyrederek, onun yaşamın güçleri, gereksinimleri ve istemleriyle nasıl başa çıktığını görerek kazanır. İnsan bu gücü, bir taşı ya da bitkiyi izleyerek, rüzgarların sesine, toprağın nabzına kulak vererek de kazanabilir.



Aylar ve Totemler

Doğduğu ay, insanın Şifa Çemberine giriş noktasını ve madenler-bitkiler-hayvanlar alemindeki başlangıç totemlerini belirler. Yılın ilk ayı olan "Toprağın Yenilenme Dönemi"nde Güneş Baba, güneyden dönüp gelir ve Toprak Ana'yla çocuklarını yeniden canlandırmaya başlar. Bu dönem genellikle, 22 Aralık tarihine rastlayan kış-gündönümüne denk gelir. Bu ay, Kuzey'in Koruyucusu Waboose'nin ilk ayıdır. Onu "Dinleme ve Arındırma Dönemi" ile "Büyük Fırtınalar Dönemi" izler. Dinlenme ve yenilenme ayları olan Waboose'nin aylarında, geçmiş yılın gelişimi gözden geçirilir ve gelecek yılın gelişimi için hazırlık yapılır.

Waboose'nin aylarını, Doğu'nun Koruyucu Ruhu Wabun'un ayları izler. Bu üç ay, yeni gelişmenin, Güneş Baba'nın toprağın çocuklarını ısıtmaya başladığı ve onları meyveye hazırladığı dönemin aylarıdır. Wabun'un ilk ayı "Ağaçların Çiçeklenmesi Dönemi"dir, genellikle 21 Mart'ta gece-gündüz eşitliğiyle başlar. Wabun'nun diğer ayları "Kurbağaların Dönüş Dönemi" ve "Mısır Ekimi Dönemi"dir. Wabun'nun ayları toprağın çocuklarının kendilerine uygun biçimde gelişmeye başladıkları aydınlanma ve bilgelik aylarıdır.

Daha sonra, Güney'in Koruyucu Ruhu Shawnodese'nin ayları gelir. Bunlar her şeyin hızla geliştiği, toprağın çiçeklendiği ve yeni yılın ilk meyvelerinin görüldüğü aylardır. "Bol Güneşli Günler Dönemi" Shawnodese'nin ilk aylarıdır. Bu 21 Haziran'Da yaz-gündönümünde başlar. Ondan sonra "Böğürtlenlerin Olgunlaşması" ve "Hasat" ayları gelir. Bu, gelişim ve güven mevsimidir. Bu mevsimde güven şarttır, çünkü okadar hızlı bir değişim vardır ki, gelecek üzerine düşünmeye zaman yoktur.

Sonbahar, Batı'nın Koruyucu Ruhu Mudjekeewis'in mevsimidir. Mudjekeewis'in ilk ayı olan "Yaban Ördekleri Dönemi", 23 Eylül'de sonbahardaki gece-gündüz eşitliği ile başlar. onu "İlk Soğuklar Dönemi" ve "Karlı Günler Dönemi" izler. Bu aylarda insan kendini dinler. Bu mevsim, içe dönerek geçmiş yılın gelişimini ve alınan yolu gözden geçirme, yeniden güç toplama mevsimidir. bu dönemde daha sonra gelecek olan dinlenme ve yenilenme mevsimine hazırlık yapılır.

Her ayın madenler, bitkiler ve hayvanlar aleminde belli bir totemi ya da belli bir simgei vardır, o ayda doğan insanlar bunları paylaşırlar. Başlangıç toteminden insan hem kendisi, hem de yeryüzündeki diğer ilişkileri hakkında çok şey öğrenebilir. İnsanlar gerçekten kendilerine yeryüzünde yaşam boyu bilgi ve enerji veren totemlerine saygı ve ilgi göstermelidir.

İnsan, başka bir ayı8n bölgesinde bulunduğu zaman o totemin belirgin özelliklerini kazanabilir ve yeni şeyler öğrenebilir, tıpkı iki ayaklı öğrenebileceği gibi... Öğrenme isteği ne kadar büyükse, Çember etrafındaki yolculukta okadarilginç olur.

İnsanlar, aynı totemden ve aynı aydan olsalar bile, her zaman ortak özellikleri paylaşmazlar. Herkes, Çemberi kendi hızında dolaşır. Bazen belirli bir durum ve bölgede, insan başka aya aitmiş gibi görünen duygular ve dönemler geçirebilir. Bunlar insana geçtiği bazı bölgeleri, ya da gideceği yerleri anlatabilir. Şifa Çemberi'nin en önemli ilkesi şudur: Yola devam etmek ve bir yerde çakılıp kalmamak gerekir, yoksa enerji akışı engellenir ve insan değişip gelişemez...

Sun Bear ve Wabun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder