Wasna (kurutulmuş etten) Adam ve Unktomi (örümcek)


Wasna (kurutulmuş etten) Adam ve Unktomi (örümcek)

Bir gün sık bir ağaçlıktan bir parça bufalo yağına sarınmış bir adam çıkmış. Başına hayvanın midesini geçirmiş. Buna küçük yağ parçaları asılıymış. Mideyi çevreleyen yağlar pelerin gibi sırtına sarkıyormuş. Barsakları tozluk diye dizine sarmış, böbrekleri de ayakkabı gibi ayağına geçirmiş.

Ormandan çıktığında yüzlerce aç yavrusu olan Unktomi’ye rastlama talihsizliğine uğramış. Yağı gören Unktomi ve ailesi iyi zaman geçirmesi dilekleriyle adamı izlemeye başlamış, bunun üzerine adam başındakileri onlara fırlatmış. Unktomi ailesi gelenleri aceleyle yiyip bitirmiş, sonra tekrar adama yaklaşmışlar. O zaman adam pelerini atmış, örümcekler bunu da hemen yemiş ve tekrar yanaşmışlar. Adam tozluklarını fırlatmış, bunlar hemen yenip bitirilmiş, bu sırada bir göle varmışlar, adam böbrekleri atmış ve hızla gölün kıyısına koşup suya dalmış, suyun altından yüzüp karşı kıyıya çıkmış. Unktomi ailesi böbrekleri yedikten sonra suyun kıyısına gelmiş, su üstündeki yağ damlacıklarına atlamışlar, sonunda suyun üstünde boş tek bir yağ damlası bile kalmamış.

Bu küçük lokmalar yalnızca iştahlarını daha da kabartmakla kalmış, adamın karşı kıyıda başka birisiyle birlikte oturduğunu görünce Unktomi ve ailesi gölün kıyısını dolanmaya başlamış. Kıyıda oturan iki adamın yanına varmışlar. Unktomi ikinci adamın wakapapi (kurutulmuş etten) olduğunu görmüş. Aile hemen iki adamın etrafını çevirmiş ve Unktomi saldırı emrini vermiş. Korkutucu aile hemen savaşa tutuşmuş ve Kurutulmuş Etten adamı hemen öldürmüş.

Aç aile oturup yemeye başlamış. Bu işle o kadar meşgullermiş ki, yağdan adamın sürünüp kaçtığını fark etmemişler.

Etten adamı bitirdiklerinde etrafa bakınıp yağdan adamı aramışlar, ama hiçbir yerde görememişler. Unktomi “İzlerini takip edersek onu buluruz. Ben arayacağım, burada beni bekleyin” demiş.

Gölün doğu kıyısına kadar adamın izlerini takip etmiş, adamı orada öldürdüğü bir geyiğin derisini yüzerken bulmuş (Adam göle atladığında okuyla yayını başının üstünde taşımış). “Aman” demiş Unktomi, “aç çocuklarım için harika bir ziyafet. Ben gidip onları çağırayım, sen de eti parçala da geldiklerinde rahat yesinler.”

“Tamam, git de aileni getir” demiş Yağ Adam. Unktomi’nin yokluğunda, çabucak eti parçalayıp kıyıdaki bir ağacın kovuğuna saklamış. İşini bitirince kanın üstüne kum ve toprak atıp bütün izleri yok etmiş.

Unktomi ve ailesi geldiklerinde yağ adamdan da, geyikten de iz bulamamışlar. Yağ Adam’ın bırakmış olması gereken izleri arayarak eti görmüş olabileceği yeri aramışlar. Unktomi de adamın fazla uzağa gitmiş olamayacağını söylemiş. O sırada Yağ Adam bir ağacın tepesinden onları izliyormuş. Ağacın yansısı suya düşüyormuş ve Unktomi’nin çocuklarından bazıları kıyıya gidince yansımayı görmüş. Yağ Adam bir parça et almış, örümcek yavrularına doğru uzatmış, sonra elini geri çekip eti ağzına almış.

“Çabuk gel baba, eti adam yiyecek” demiş küçükler. Unktomi gelmiş, “Bekleyin, onu oradan çıkaracağım” demiş. Der demez de suya dalmış, ama aşağıda hiçbir şey yokmuş. Tekrar tekrar dalmış, ama dibe ulaşamamış. Çocuklarına taş toplamalarını söylemiş. Taşları boynuna takmış ve son bir kez dalmış. Çocukların babalarından gördükleri son şey gölün yüzeyindeki hava kabarcıkları olmuş. Taşlar Unktomi için o kadar ağırmış ki, hemen dibe batmış ve aç bir balık zavallı Unktomi’nin cesedi ile kendine güzel bir ziyafet çekmiş.
Wasna (kurutulmuş etten) Adam ve Unktomi (örümcek)

Bir gün sık bir ağaçlıktan bir parça bufalo yağına sarınmış bir adam çıkmış. Başına hayvanın midesini geçirmiş. Buna küçük yağ parçaları asılıymış. Mideyi çevreleyen yağlar pelerin gibi sırtına sarkıyormuş. Barsakları tozluk diye dizine sarmış, böbrekleri de ayakkabı gibi ayağına geçirmiş.

Ormandan çıktığında yüzlerce aç yavrusu olan Unktomi’ye rastlama talihsizliğine uğramış. Yağı gören Unktomi ve ailesi iyi zaman geçirmesi dilekleriyle adamı izlemeye başlamış, bunun üzerine adam başındakileri onlara fırlatmış. Unktomi ailesi gelenleri aceleyle yiyip bitirmiş, sonra tekrar adama yaklaşmışlar. O zaman adam pelerini atmış, örümcekler bunu da hemen yemiş ve tekrar yanaşmışlar. Adam tozluklarını fırlatmış, bunlar hemen yenip bitirilmiş, bu sırada bir göle varmışlar, adam böbrekleri atmış ve hızla gölün kıyısına koşup suya dalmış, suyun altından yüzüp karşı kıyıya çıkmış. Unktomi ailesi böbrekleri yedikten sonra suyun kıyısına gelmiş, su üstündeki yağ damlacıklarına atlamışlar, sonunda suyun üstünde boş tek bir yağ damlası bile kalmamış.

Bu küçük lokmalar yalnızca iştahlarını daha da kabartmakla kalmış, adamın karşı kıyıda başka birisiyle birlikte oturduğunu görünce Unktomi ve ailesi gölün kıyısını dolanmaya başlamış. Kıyıda oturan iki adamın yanına varmışlar. Unktomi ikinci adamın wakapapi (kurutulmuş etten) olduğunu görmüş. Aile hemen iki adamın etrafını çevirmiş ve Unktomi saldırı emrini vermiş. Korkutucu aile hemen savaşa tutuşmuş ve Kurutulmuş Etten adamı hemen öldürmüş.

Aç aile oturup yemeye başlamış. Bu işle o kadar meşgullermiş ki, yağdan adamın sürünüp kaçtığını fark etmemişler.

Etten adamı bitirdiklerinde etrafa bakınıp yağdan adamı aramışlar, ama hiçbir yerde görememişler. Unktomi “İzlerini takip edersek onu buluruz. Ben arayacağım, burada beni bekleyin” demiş.

Gölün doğu kıyısına kadar adamın izlerini takip etmiş, adamı orada öldürdüğü bir geyiğin derisini yüzerken bulmuş (Adam göle atladığında okuyla yayını başının üstünde taşımış). “Aman” demiş Unktomi, “aç çocuklarım için harika bir ziyafet. Ben gidip onları çağırayım, sen de eti parçala da geldiklerinde rahat yesinler.”

“Tamam, git de aileni getir” demiş Yağ Adam. Unktomi’nin yokluğunda, çabucak eti parçalayıp kıyıdaki bir ağacın kovuğuna saklamış. İşini bitirince kanın üstüne kum ve toprak atıp bütün izleri yok etmiş.

Unktomi ve ailesi geldiklerinde yağ adamdan da, geyikten de iz bulamamışlar. Yağ Adam’ın bırakmış olması gereken izleri arayarak eti görmüş olabileceği yeri aramışlar. Unktomi de adamın fazla uzağa gitmiş olamayacağını söylemiş. O sırada Yağ Adam bir ağacın tepesinden onları izliyormuş. Ağacın yansısı suya düşüyormuş ve Unktomi’nin çocuklarından bazıları kıyıya gidince yansımayı görmüş. Yağ Adam bir parça et almış, örümcek yavrularına doğru uzatmış, sonra elini geri çekip eti ağzına almış.

“Çabuk gel baba, eti adam yiyecek” demiş küçükler. Unktomi gelmiş, “Bekleyin, onu oradan çıkaracağım” demiş. Der demez de suya dalmış, ama aşağıda hiçbir şey yokmuş. Tekrar tekrar dalmış, ama dibe ulaşamamış. Çocuklarına taş toplamalarını söylemiş. Taşları boynuna takmış ve son bir kez dalmış. Çocukların babalarından gördükleri son şey gölün yüzeyindeki hava kabarcıkları olmuş. Taşlar Unktomi için o kadar ağırmış ki, hemen dibe batmış ve aç bir balık zavallı Unktomi’nin cesedi ile kendine güzel bir ziyafet çekmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder