Yay ve Okun İcat Edilmesi ( Iroquois Efsaneleri )



Yay ve Okun İcat Edilmesi

 Evvel zaman içinde, Gerçek Halk olan Onkwehonwe’ler ne yayı ne de oku biliyormuş. O zamanlarda, genellikle avlanma için kullanılan silah mızrakmış.

Bir gün Okwironto (ok-gwi-Loon-doe) adında genç bir avcı, Ayı avlamak üzere köyünden ayrılmıştı. Tek silahı ucu çakmaktaşından yapılmış uzun bir mızraktı. Okwironto uzun süre yürümüştü; Ayı’nın hiçbir izine rastlamamıştı. Bir süre sonra, oraya çok yakında olan ormanlık küçük bir vadide bir Ayı bulabileceği gikri aklına geldi. Orada Yabani Üzüm bulunuyormuş; Düşen Yapraklar Ay’ı mevsimiymiş (yaklaşık ekim ayı); üzümler olgunlaşmış ve hiç şüphesiz Ayı o anda onlarla kendine ziyafet çekiyor olmalıymış...

Okwironto yanılmamış. Ormanın en sık kısmına girdiği zaman kocaman siyah bir şekil görmüş... Bu üzümleri yemekle meşgul olan ayı Okwariymiş! Zaman zaman, bir taraftan üzümü yutarken bir taraftan da küçük zevk iniltileri çıkarıyormuş. Genç avcı, neredeyse Ayının ona ulaşabileceği yere kadar sokulmuş. Sakin bir şekilde, öldürmek üzere mızrağını kaldırmış... Ve o zaman işte bunlar olmuş: Okwironto mızrağını fırlatmaya hazırlandığı sırada, ayağı kayanın üzerinden kaymış ve yere, neredeyse Ayının ayaklarının dibine serilmiş! O şaşkınlıkla bir çığlık atmış ve Ayının bulunduğu yere doğru bakmış. Hâlâ mızrağını elinde tutuyormuş, ama bulunduğu yerden onu fırlatamıyormuş. Ayı Okwari, bir insan karşısında –üstelik bir avcı- her halükarda kaçarmış, ancak genç adamın aniden belirmesi onu o kadar şaşırtmış ki –birçok boz ayının yaptığı gibi- kaçmak yerine, geri dönmüş ve yaklaşmış...

Okwironto’nun yeniden ayağa kalkması için çok uzun zaman gerekmemiş. Bir hamlede ayağa kalkmış ve kısa bir zaman içinde kendini ormanın göbeğinde bulmuş. Ayı, avcının kaçtığını görünce, cesaretlenip onu izlemeye başlamış. İlk başta avcı da Ayı da aynı hızı korumuş, ancak Ayı arayı çok çabuk kapatmaya başlamış...

Okwironto, ayının çok kısa sürede kendisine yetişip onu paramparça edeceğini biliyormuş. Evinde onu bekleyen eşini ve oğlunu düşünmüş... Bu düşünceyle, hayatını teslim etmek yerine ayıyı öldürmeye kesin karar vermiş. Avcı birden dönüp mızrağını fırlatmış.... Ancak mızrağın ucu genç bir dişbudağın tepesinde birbirine geçmiş bağın içine saplanmış. Onu oradan kurtarmaya çalışmış, ancak sadece genç ağacı bükmeyi başarabilmiş.

Ayı Okwironto’ya ulaşacakken; avcı tekrar mızrağını kurtarmaya çalışmış... Onu çekerek yalnızca dişbudağı yere kadar bükebilmiş. Çok beklemeden haykırmış, mızrağı bırakmış ve koşmaya başlamış... Ayının onu izlemediğini fark ettiğinde henüz birkaç adım atmış! Dönüp arkasına bakmış... Ayı, boynu mızrakla parçalanmış bir şekilde, yerde yatıyormuş. Bedeninin etrafındaki kan, yaprakları ağır ağır kırmızıya boyuyormuş ve Okwari ölmeden önce son olarak birkaç kez titremiş.

Avcı, şaşırmış bir şekilde neler olduğunu anlamak için olay yerine geri dönmüş. Üzüm asmasına takılan mızrak, genç ağacın bükülmesine neden olmuş...bir yay gibi! Üzüm asması, ip görevini görmüş ve avcı mızrağı çektiği zaman ağacı bükmüş. Mızrağı bıraktığı zaman, genç ağaç birden dikleşmiş, bu hareketin kuvveti bağın sapını sertçe germiş ve mızrağı Okwari’nin boynuna fırlatmış!

Avcı yeniden mızrağı eline almış ve ucunu bağın sapına yerleştirmiş; geriye doğru çekmiş ve genç ağacı bükmüş... Ağaç hemen hemen yer seviyesine kadar geldiğinde bırakmış ve mızrak havaya fırlamış... Yay, işte bu şekilde icat edilmiş.

Zamanla, Gerçek Halk olan Onkwehonweler daha genç ağaçlarla daha küçük yaylar üretmiş. Üzüm asması ipi yerine ham deri kullanmışlar. Ağır bir mızrak yerine, tüylü kanatlarla, ucu çakmaktaşlı ok kullanmışlar. Ve böylece Yay Onkwehonweler için son derece değerli bir araç haline gelmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder