Ok Oğlan




 Ok Oğlan

Ok Oğlan, harika çocuk, yasa çıkarılan Sioux Yuwipi törenleri boyunca bir sihir gücü vermektedir. Törende büyücü; ürkütücü ışıklar, şıngırtılar ve sesler eşliğinde, işlenmemiş inek derisinden kamçı ve yıldız bir battaniye ile kaplanmış eski bufalo derisinden yapılma kaftanı bir araya getirmekteydi. Çanak-çömlek yapan Pueblolar, Water-Olla Boy efsanesi diye adlandırdıkları bu hikayenin diğer bir versiyonunu geliştirmişlerdir.

Çeyenler, mısırı almasından sonra bile hala kuzeyde oturuyorlardı, kabileden genç bir erkek ve kadın evlenmişti. Kadın hamileydi ve çocuğunu tam dört yıldır rahminde taşıyordu. İnsanlar büyük bir merakla ne olacağını izliyordu. Kadın dördüncü yılın sonunda doğurduğu zaman bebeğin doğaüstü olduğunu kabul ettiler.

Annesi ve babası öldükten sonra çocuğu yalnız yaşayan ninesi yanına aldı. Oğlan yürümeyi ve konuşmayı çabucak öğrenmişti. Bir bufalo postunu aldı ve büyücülerin giyeceği şekilde, tüylerini dışarı getirerek katlamayı öğrendi.

Çeyenlerde bazı doğaüstü yeteneklere ve güçlere sahip büyücüler vardı. Bazen biraraya gelirler ve bir yerde toplanırlardı. Büyük bir çember şeklinde oturup ilahiler okur ve kutsal törenler yaparlardı, sonra herkes kalabalık toplanmadan önce mucizelerini gösterirdi.

Bu sihirli danslar çocuk on yaşına geldiğinde devam ediyordu. Oğlan ninesine onlara katılıp katılamayacağını sordurttu ve büyükler onu kabul ettiler. "Nerede yaşamak istersin?" diye sordu şef, bunun anlamı 'nerede oturmak istiyorsun'dur. Törensiz bir biçimde oğlan şefin yanına oturdu. Ona yer gösterene çocuk direktifleri verdi, tüm vücudu kırmızıya boyanacak ve yüzünün, bileklerinin ve dizlerinin çevresine siyah çemberler çizilecekti.

Gösteri çemberin sonundan başladı. Sıra Oğlana geldiğinde oradakilere ne yapacağını sordu. O tütsü yakmak için yumuşak otlar kullanırdı. Ondan sonra dumanın içinden, bufalo sinirinden yapılmış yayını kuzeye, güneye, doğuya ve batıya doğru çevirdi. Kaftanını giymek ve yayını boynuna takmak için iki kişiden yardım istedi. Bütün güçleriyle çektiler fakat onu yerinden hareket ettiremediler. Daha hızlı çekmelerini söyledi ve onlar bunu yaptığında Oğlanın kafası incindi. Kafası kaftanın altında kaldı ve adamlar kaftanı çıkardı.

Şimdi çocuğun yerinde çok yaşlı bir adam oturuyordu. Yaşlı adamı cüppe ile sardılar ve tekrar çekmeye başladılar. Bu seferde insan kemikleri ortaya çıktı bir kafatasıyla birlikte. Üçüncü seferde ise kaftanı kemiklerin üstüne serdiler ve kaldırdılar. Hiçbir şey yoktu. Dördüncü seferde ise kaftanı boş bir yere serip sonra kaldırdılar. Şimdi ise harika çocuk hiçbir şey olmamış gibi orada oturuyordu.

Çeyenler büyü dansından sonra, bufalo avlamak üzere kamplarına doğru harekete geçtiler. Annelerini görmek için bütün güçlerini harcayan danaları avlamaya giden çocuklara öncülük etti muhteşem oğlan. Çocuklar etrafta beş ya da altı tane dana gördüler ve içlerinden birini oklarıyla öldürdüler. Çok dikkatli bir şekilde, kemikten yapılma bıçaklarını kullanarak derisini yüzmeye başladılar. Toynaklarını atıyorlar ve kafasını bozmamaya özen gösteriyorlardı çünkü harika çocuk bu deriyi kaftan için kullanacaktı.

Çocuklar işlerini yaparken bir adam bir köpek sürüsünü onlara doğru yönlendirdi. Bu adam kabile şefi Genç Kurttu ve etrafa dağılmış kemikleri toplamak için gelmişti. Çocuklara o bufaloyu alacağını ve onu bırakmalarını söyledi.

Bunun üzerine muhteşem çocuk dışındakiler adamın söylediklerini yerine getirdi. Muhteşem çocuk ise işine devam ederek sadece derisini alacağını söyledi. Adam çocuğu kenara itti fakat çocuk kalkarak deriyi yüzmeye devam etti. Bunun üzerine adam bu sefer çocuğu şiddetli bir şekilde yere fırlattı. Çocuk kalktı ve işine devam etti. Arka bacağın derisini yüzer gibi yaparak dizinden kesti ve toynağından tutarak ayırdı. Adam çocuğa bu sefer omzuyla yüklenerek kenara itmek istedi fakat çocuk az önce kestiği bufalo bacağı ile adamın ensesine sert bir vuruş yaptı. Bunun üzerine adam olduğu yere yığılıp kaldı.

Çocuklar hemen kampa koştular ve büyük bir heyecanla başlarından geçenleri anlattılar. Savaşçılar toplandılar ve harika çocuğu öldürmeye karar verdiler. Çocuğu bulmak için şeflerinin cesedinin etrafına bakmaya gittiler fakat çocuk kampa dönmüştü. Ninesinin yanına gelmişti ve ninesi ona yemek yapıyordu. Tam o sırada savaşçılar etrafı kapladı. Çocuk çömlekteki yemeği hemen ateşe döktü ve böylece çıkan dumandan yararlanarak ninesini orada bırakarak kaçtı.

Savaşçılar etrafa bakınmaya başladılar ve çocuğu çeyrek mil ötede doğuya doğru giderken gördüler. Hemen peşine düştüler fakat ulaşılacak gibi görünmüyordu. Dört kez denediler bunu fakat başaramayacaklarını anlayarak bıraktılar.

İnsanlar harika çocuktan korkar oldu. Her gün aradılar ve en son gördüklerinde yakındaki bir tepenin başındaydı. Tüm kamp tam beş kez izledi onu ve her seferinde farklı bir elbise ile göründü. İlk geldiğinde bufalo derisinden yapılmış bir başlık vardı, kırmızı kalkanlı savaşçı gibiydi. Boynuzları, mızrağı, kırmızı kalkanı ve her bir koluna bağlanmış bufalo kuyruğu vardı üzerinde. İkinci geldiğinde siyah ve sarıya boyanmış vücudu, başına yapıştırdığı kuş tüyleri ile bir Coyote savaşçısıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder