Tavşan İle Çakmaktaşı Vücutlu Ayı (Sioux Efsaneleri)

Tavşan İle Çakmaktaşı Vücutlu Ayı

Tavşan ile büyükannesi çık sıkıntıdaymış çünkü tavşanın hiç oku kalmamış. Güz avı çok yakında başlayacakmış, oysa ok sadağı neredeyse boşmuş. Tavşan ok saplarını güzelce dizmiş, ama ok başı yapacak hiçbir şeyi yokmuş.

“Çakmaktaşından ok başı yapmalısın” demiş ninesi. “O zaman biraz avlanabilirsin.”

“Çakmaktaşını nereden bulacağım” diye sormuş tavşan.

“Yaşlı şef ayıdan” diye karşılık vermiş ninesi. Çünkü o zamanlarda dünyadaki bütün çakmaktaşları o ayının vücudundaymış.

Bunun üzerine tavşan ayılar köyüne doğru yola koyulmuş. Kış vaktiymiş ve ayıların inleri soğuk rüzgarların giremediği, ağaçlar ve çalılarla korunaklı bir tepenin eteğindeymiş.

Köyün bir ucunda, yaşlı bir kadının yaşadığı bir kulübeye varmış. Kapıyı açıp içeri girmiş. Çakmaktaşı için gelen herkes orada beklermiş, çünkü köyün kıyısındaki ilk inmiş. Bu yüzden yaşlı kadının kulübesinde yabancılar alışılmadık bir şey değilmiş, kadın tavşanı hoşlamış. Oturması için yer göstermiş, akşam olunca tavşan ayaklarını ateşe doğru uzatmış.

Ertesi gün şef ayının inine gitmiş. Bir süre birlikte oturup tütün içmişler. Sonunda şef ayı konuşmuş.

“Ne istersin evladım?”

“Ok başı yapmak için biraz çakmaktaşı almaya geldim” demiş tavşan.

Şef ayı homurdanmış ve çubuğunu yere bırakmış. Giysisini çıkarmış ve inanın, vücudunun yarısı etten kemikten, diğer yarısı sert çakmaktaşındanmış.

“Bir çekiç getir de konuğumuza istediğini ver” diye seslenmiş karısına. Sonra, tavşan çekici alırken: “Çok hızlı vurma” demiş.

“Dikkatli olacağım, baba” demiş tavşan. Güçlü bir vuruşla ayının vücudundan küçük bir parça taş koparmış.

“Ni-sko-ke-cha? Çok mu büyük” diye sormuş.

Ayının sabrı taşıyormuş. “Hayır, hayır, daha büyük alabilirsin. Bütün gün burada bekleyemem. Tanka kaksa wo! Büyük bir parça kopar.”

Tavşan yine hızla vurmuş çok sert! “Ni-sko—cha?” diye bağırmış çekiç elinden düşerken. Ama daha sözünü bitirmeden ayının gövdesi iki parçaya ayrılmış, etten kısmı yere düşmüş, sadece çakmaktaşından olan kısım ayakta kalmış. Tavşan şimşek gibi fırlamış kulübeden.

Köyde büyük bir gürültü kopmuş. Bütün ayılar tavşanı kovalamaya başlamış. Ama tavşan kaçarken bir yandan da bağırıyormuş: “Wa-hin-han-yo (kar, kar), Ota-po, Ota-po (daha fazla, daha fazla” ve gökten büyük bir kar fırtınası kopup gelmiş.

Kocaman ayaklı tavşan karın üstünde kaymaya başlamış. Ayılar kara batmış ve çaresiz kalmışlar. Bunu gören tavşan geri dönmüş ve tekmeleye tekmeleye hepsini öldürmüş. Bugün bu kadar az ayı olmasının nedeni işte buymuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder