Kurbağaların Dönüş Dönemi - (Kunduz) 20 Nisan - 20 Mayıs


Kurbağaların Dönüş Dönemi - (Kunduz) 20 Nisan - 20 Mayıs 

 Kurbağaların Dönüş Dönemi (Kunduz) 20 Nisan - 20 Mayıs tarihleri arasında, Kızılderililerin takviminde olarak adlandırılan ayda dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindeki totemi kunduz, bitkiler alemindeki totemi mavi kamass çiçeği, madenler alemindeki totemi kristokoldür. Uğur renkleri mavi, kabileleri kaplumbağadır.

Krisokal, firuzeye çok benzeyen bir taştır ve tıpkı onun gibi su içeren bir bakır silikat bileşimidir. Rengi, koyu yeşilden mavi-yeşile ve koyu maviye kadar değişir. Hem cam pırıltısı taşır, hem de topraksı bir görünüşü vardır. Dile değdirildiği zaman yapışan krisokol, bu özelliğiyle tanınabilir.

Firuze gibi, krisokol da, eski çağlardan beri süs taşı olarak kullanılmış, ancak onun kadar değerli bir taş sayılmamıştır. Mavi parlaklığı ve topraksı görünüşü nedeniyle, yeryüzü ve gökyüzü güçlerini birleştiren bir taş olduğu inancı yaygındır. Krisokolün üstte taşındığı zaman, şans, sağlık getirdiği, insanın bedenini, yüreğini ve ruhunu arındırdığı söylenir. Bu nedenle, eski çağlardan bu yana krisokol taşından fetişler ve heykelcikler yapılmıştır. Krisokol firuze renginde olduğu, ancak onun gibi çabuk renk değiştirmediği için bu tür süs eşyalarının yapımında firuze yerine kullanılmıştır.


***


Kunduz-İnsanları maden totemlerinden, yeryüzü ve gökyüzü güçlerini birleştirmeyi öğrenebilirler. Kaplumbağa kabilesinden olmaları nedeniyle Kunduz-İnsanları toprağa çok bağlı, hatta biraz fazla bağlıdırlar. Yalnızca toprağa yönelir ve gökyüzünde kendilerini bekleyen bilgilere sırt çevirirlerse benliklerini kaybedebilirler.

Tıpkı taşları gibi Kunduz- İnsanları da çok şanslı kişiler olarak gözükürler, ancak bu şans genellikle sıkı bir çalışma ve doğru zamanda doğru yerde bulunmak sezgisinden doğmuş bir şanstır. Eğer üstlerinde totem taşlarını taşırlarsa, ve kendilerini bırakma eğilimlerine kapılmazlarsa, sağlık durumlarıyla dirençleri daha da güçlenir. Karakterlerini değiştiren önemli ve büyük benliklerini ve kişiliklerini kolay kolay değiştirmezler. Dengeli insanlardır, doğal dengelerini koruyup kullanabildikleri sürece, kendilerini rahat ve iyi hissederler.

Gönüllü olarak zor bir işe kalkışan Kunduz-İnsanına çok ender rastlanır. Eğer Kunduz-İnsanları geziye çıkar, ya da yaşamlarında önemli bir değişikliği göze alınırsa, çok sistemi bir biçimde yaparlar. Geziye çıkarken bile üzerlerinde taşımaya ya da çevrelerinde bulundurmaya alıştıkları bazı şeyleri yanlarında götürürlerse, kendilerini daha rahat hissederler. Her tür değişkenliğe karşı direnç gösteren yapıları, bu kişilerle çok sağlam ve güvenilir dostluklar kurulmasını sağlar. Eğer bu burcun insanı birisiyle dost olmuşsa, bu dostluğu kolay kolay bozulmaz, iyi bir iş arkadaşıdır, değişken ve hareketli kişilerin ya da işlerin dengeye kavuşmasını sağlar.

Tıpkı krisokol gibi bu insanlarda yakınlaştıkları kişilere ve nesnelere saf bir soluk katarlar. Dostluk ve arkadaşlıklarında öyle yakın birliği, bağlılık ve süreklilik vardır ki, sanki günümüzün alışılmış ölçülerinin dışında, o eski altın çağlardan kalmış insanlar gibidirler.

***

Kunduz-İnsanlarının bitki totemi yalnızca Kuzey Amerikar'da görülen mavi kamass çiçeğidir (quanash). Zambakgillerden bu çiçeğin değişik türlerine ABDr'nin birçok yerinde rastlanabilir ve bunların farklı özelliklerini belirlemek çok önemlidir. Doğu yöresinde açan ve ya da olarak adlandırılan türleri batıdaki mavi kamass çiçeğinden biraz daha küçüktür ve renkleri biraz soluktur. Mavi kamassr'ın 25-30 santimi bulan ve ota benzeyen yaprakları sapın dibinden fiskiyegibi fışkırır. Bitkinin mayıs ayında açan çiçekleri parlak mavi renktedir. Tek bir sap üzerinde açarlar ve üç çanak, üç de taç yaprakları vardır. Bitkinin boyu bazen 60-70 santimi bulur.

Genellikle mavi kamass çiçeğinin yakınlarından açan bir kamass türü daha vardır. Yaprakları, sapı ve kökü mavi kamassr'a çok benzeyen bu türün çiçekleri sarı, ya da filiziye çalan beyaz renktedir. denizlen bu çiçek çok zehirlidir ve yenilirse, insanı ağır hastalıklara hatta ölüme kadar götürebilir. Bu konuda yanılgıya düşmemek için bitkinin yumrusundan yararlanmadan önce çiçek açması beklenmelidir.

Mavi kamass çiçeği, birçok Kızılderili kabilenin temel besin maddeleri arasındaydı. Yenebilecek olanlar, çiçek açınca işaretlenir ve yaz sonunda, iyice geliştikleri zaman topraktan çıkarılıp toplanırlar. Kızılderililer mavi kamassr'ın yumrularını, toprakta bir delik açıp bu deliğin tabanını ve kenarlarını yassı taşlarla döşeyerek ve içinde ateş yakarak kaynatırlardı. Talar nar gibi kızarınca, ateşin korları dışarı alınır ve çukura dallar, yapraklarla otlar döşenirdi. Sonra sopayla üstten bir delik açılır ve deliğin içi suyla doldurularak yumrular bu çukurlara 50-60 kilo kadar soğana benzeyen mavi kamass yumrusu doldurulur, çukurun üstü dallarla, toprakla ve örtülerle kapanırdı. Sonra sopayla üstten bir delik açılır ve deliğin içi suyla doldurularak yumrular bu çukurda bütün bir gün kaynatılırdı. İyice kaynatıldı. İyice kaynatıldıktan sonra çıkarılan yumruların kabuğu soyulur ve yassı tavalara yayılıp pişirilirlerdi.

Şekerli bir kokusu ve tadı olan mavi kamass yumruları daha şeker bilinmeden önce yemeklerin tatlandırılmasında kullanılırdı. Mavi kamass çiçeğinin yumruları iyice kaynatılarak, küspe haline de getirilebilir. Amerikar'ya ayak basan beyazların çoğu bu çiçeği kıtanın yerlilerinden öğrendiler ve böylece yoksul yemek listeleri biraz renklendi. Mavi kamassr'ta nişasta yoktur, fakat yabani hindiba köküyle, enginarda da bulunan ensulin vardır. Pankreasın çalışmasını etkileyen bu madde nedeniyle, yerliler bu yumruların düzenli olarak yerlerdi. Böylece daha o çağlarda kendi yöntemleriyle şeker hastalığını önlemeye ve kan şekerini dengelemeye çalışırlardı. Bu yumrulardan çok fazla yenilirse, söktürücü ve kusturucu yerine de geçebilir.

Yaptıkları işlerin hem güzel, hem yararlı olmasına çalışan Kunduz-İnsanları bitki totemlerine çok benzerler. Bu zarif çiçek güzelden anlayan herkesi etkiler. Mavi kır çiçeği kamassr'la kaplı yamaçlar, vadiler, uzaktan mavi bir göl gibi görünür. Yakından bakıldığı zaman da çok çekicidirler.
Mavi kamass çiçeği, yalnızca güzelliğiyle değil, dengeli bir besin kaynağı olarak da yüzyıllar boyunca Kızılderililerin yardımcısı olmuştur.
Kunduz-İnsanları totemleri gibi yakınlık kurdukları insanları ve nesneleri dengelerler. Kendi kökleri çok derinlere uzandığı için, insanlara ve projelere sağlam bir dayanak oluştururlar. Mavi kamassr'ın yumruları gibi onlar da enerji akımlarının dengesini korudukları sürece herkese yaşam gücü ve tadı verir.

Enerji akımları engellenirse, Kunduz-İnsanlarının olumlu özellikleri tıpkı gibi renk değiştirir ve tersine dönüşür. Böyle durumlarda, Kunduz-İnsanları kendi çukurlarında boğulur, dokundukları insanları, yaşamı ve her şeyi tüm anlamıyla boğabilirler.

Kunduz-İnsanları eğer iç huzurundan yoksunsalar, huzursuzluklarını tıpkı dinginlikleri gibi büyük bir güçle çevrelerine yayarlar. Böyle durumlarda Kunduz-İnsanlarının ruhsal dengelerine yeniden kavuşması için biraz kamass çiçeği ilaç yerine geçebilir.

Kunduz-İnsanlarının rengi, kamassr'ın pırıl pırıl mavisi, ya da krisokolün derin mavisidir. Bu burcun insanları için mavi, içten gelen bir barış özlemini, mutluluktan kaynaklanan fiziksel ve ruhsal hoşnutluğu, huzuru simgeler. Kunduz-İnsanları içlerinde kaynayan ruhsal istemlerin peşinde koşmadan önce, toprakta sıkı bir şekilde kök salmayı öğrenmelidirler.

Doğur'nun Koruyucusu olan Wabunr'un ikinci ayında doğdukları için bu insanlar sürekli gelişmek isterler. olarak bilinen bu dönem ilkbahara rastlar ve yeryüzündeki her şey bu mevsimde gelişip büyür. Kunduz-İnsanlarının huzur duygusuna kapanıp kalmamaları için böyle dış etkiye gereksinimleri vardır. Wabunr'un döneminde dünyaya geldikleri için, varlıklarının maddi yönünü aşıp, ruhsal aydınlanmaya yönelme konusunda yeterli güç ve desteğe sahiptirler. Kaplumbağa kabilesinden olmaları, toprağa bağımlılıklarını ve bazı kişilik özelliklerinin gücünü daha da arttırır.

Bu nedenle Kunduz-İnsanları Kaplumbağa kabilesinden olduklarını hiç unutmamalı, düşüncelerinde duygularında, eylemlerinde tek bir noktaya saplanıp, tek boyutlu insanlar haline gelmeye dikkat etmelidirler, yoksa kendilerine canlılık veren enerji akımları olumsuz bir biçimde engellenebilir.

Bu burcun totemi olan kunduz, insanların yanı sıra kendi rahatı, huzuru ve güvenliği için doğayı değiştiren, hem de çarpıcı bir biçimde değiştiren ender bir hayvan türüdür.

Kunduz, ABDr'deki tırnaklı hayvanların en büyüğü ve Güney Amerikar'daki capybarar'dan sonra dünyadaki tırnaklıların ikinci büyüğüdür. Gelişkin kunduzlar 30-35 kilo kadar gelirler ve yaşamları boyunca sürekli olarak büyürler. Boyları bazen 1 metreyi bulabilir. Bedenleri doğal çevreye şaşırtıcı bir şekilde uyum sağlar. Bir kara hayvanı olduğu halde zamanının büyük bir bölümünü suyun içinde geçirir. Solunum ve kan dolaşımı sistemi öylesine düzenlenmiştir ki, yeterli oksijeni alarak, 15 dakika su altında kalabilirler. Kunduzların uzun, geniş ve yassı bir kuyrukları vardır. Pullarla örtülü olan bu kuyruğu suyun içinde kürek gibi, karadaysa dengelerini sağlamak için kullanırlar. Ön ayakları çok beceriklidir ve tıpkı bir insanın mısır yemesi gibi bir dalı çevire çevire kemirebilirler. Çamurla, ağaç dalları ve yapraklarıyla suların önünde baraj örerken, ellerini ustaca kullanırlar. Bir masa tenisi raketi büyüklüğündeki arka ayaklarında yüzgeçler vardır ve bu yüzgeçler yardımıyla suyun içinde şaşırtıcı bir hızla yüzebilir ve her türlü hareketi yapabilirler.

Kahverengi derileri çok kalındır ve özel bir hormon salgılamasıyla oluşan derialtı yağ tabakaları su geçirmez bir zırh gibidir. Üst çenesindeki uzun ve sivri dişleri oldukça büyüktür. Dişleri kırıldığı ya da düştüğü zaman yerine yenileri çıkar. Barınmak ve beslenmek için sürekli ağaçlarla ve dallarla boğuşmak zorunda olan böyle bir hayvanının dişlerinin yeniden büyümesi yaşamsal önemdedir. Kunduzların keskin dişlerinin arkasında bir deri parçası vardır ve suyun içine daldığı zaman bu parçacıklar kapanarak onun su yutmasını önler.

Kulakları ve burunları da açılıp kapanan bir yapıdadır, gözlerinde ince deriden küçük kapakçıklar vardır. Suyun içinde hepsi bir denizaltı gibi kapanır ve su geçirmezler. Kunduzlar fiziksel olarak çevrelerine böylesine uyum sağladığına az sayıdaki doğal düşmanlarına karşı böylesine korunma sistemiyle donatıldıklarına göre soylarının hızla yayılması ve yeryüzünün her yerinde kunduzlara rastlanması gerekirdi.
Ancak, insanların kunduzlarda bulunan iki şeye aşırı merak sarması yüzünden bu hayvanın soyu neredeyse tükenecek gibidir. Bunlardan birincisi, kunduz derisi, ikincisi kunduzların salgılayan hormonlarıdır. Kunduz derisinden erkek şapkaları özellikle geçtiğimiz yüzyılda Amerikar'da çok tutulurdu. Kunduzların çağlardan 18. yüzyıla kadar ilaç olarak kullanılmıştır. Castoreum, aspirinin temel maddelerinden olan salisilik asit de içeriri ve eskiden olduğu gibi günümüzde de değerli parfümlerin yapımında sabitleştirici olarak kullanılmaktadır.

Kunduzları öylesine değerli av hayvanlarıydı ki, kunduz avının Kuzey Amerikar'nın beyazlar tarafından keşfedilmesini çabuklaştıran unsurlardan olduğu söylenebilir. 17. yüzyıldan başlayarak ve gibi bazı gruplar büyük sermayeler yatırarak kunduz avcılığını körüklediler ve kürk ticareti sayesinde kunduz milyoneri oldular.

19. yüzyılın başlarında kunduz soyu, bu kıyım sonucu neredeyse tükenmek üzereydi. 1907 ve 1909 yılları arasında ABDr'de her yıl yaklaşık 80 bin kunduz avlanıyordu. 1912 yıllarında bu sayı 7 binlere indi. İnsanlar sonunda, kunduzların suların doğal yapısının korunması için ne kadar yararlı ve önemli olduklarını anladılar ve akarsuların göllerin bitki örtüsünün, çevrenin güzelliğinin korunmasına, balıkların üreyip gelişmesine büyük katkıda bulunan bu hayvanların avlanmasını önlemek için bir dizi yasak koydular.

Kunduzların, büyük bir ustalıkla çamur ve yapraklarla sıkılaştırdıkları ağaçlarla inşa ettikleri setler ve bentler, var olan suların korunmasını sağladığı gibi, balıklar ve bitkiler için de yeni yeni yaşam alanları açar.
Kunduzların bentleri ve kanalları doğal birer mimari başyapıttır. Uzunluğu ikiyüz metreyi bulan bu kanallarda değişik yükseklikleri düzenli aralıklarla yaptıkları su bentleriyle aşarak su düzeyini ayarlarlar. Bu kanalları göletlerine ağaç taşıyabilecekleri bir su derindiği elde etmek için yaparlar. Göletlerinde düşmanlarından korunur ve bütün kışı geçirecek kadar ağaç depolarlar. Temel besin maddeleri ağaç yaprakları ve ağaç kabuğunun içindeki tatlı ve yumuşak kusumlardır. Kabuğunu en sevdikleri ağaç tellikavaktır.

Kunduzlar genellikle sessiz hayvanlardır. Zaman zaman havlama tıslama, ya da viyaklama gibi sesler çıkardıkları olur, ama en çok kullanıldıkları ses aynı göletin içinde birbirleriyle haberleşirken kullandıkları bir tür miyavlamadır. Herhangi bir tehlike belirdiği zaman bu beraberlik bir ömür boyu sürer ve üçer kişilik aileler halinde yaşarlar. İyi birer ana-baba olan kunduzlar, yavrularını yuvalarında iki yıl boyunca ya da yeni bir doğuma kadar, sevecenlikle büyütürler. Büyüyen yavrular kendilerine bir eş aramaya ve yeni bir yuva kurmaya giderler. Doğumdan sonra ana kunduz, baba kunduzu evden kovar ve yavruları kendi başlarına hareket edecek duruma gelene kadar eve sokmaz. Baba kunduz bu süreyi, aynı kaderi paylaşan diğer erkek kunduzlarla birlikte geçirir. Eşini yitiren yaşlı kunduzlar fena halde aksileşirler. Neredeyse yaşama küsüp her fırsatta başladıkları için birlikte yaşadıkları ailenin kunduzlar heyeti toplanıp onlar hakkında karar almak zorunda kalır. Bu karar sonucu bazen, ortak yuvalardan uzaklaştırılırlar ve ömürlerinin sonunu kendilerine yeni bir yuva kurma zahmetine bile katlanmadan, herhangi bir ağaç kovuğunda geçirirler.

Bu burcun insanları, totemleri gibi, rahatları, huzurları ve güvenlikleri için, çevrelerini güçlü bir biçimde değiştirirler. Bu değişiklikler bazen fiziksel, bazen de duygusal alanlarda olabilir. Kunduzlar gibi onlar da bu değişikleri yavaş, dikkatli, sürekli ve yaratıcı bir biçimde gerçekleştirirler. Özledikleri ortamı kurdukları zaman onu koruyup sürdürmek için hemen onarıma başlarlar. Kunduz-İnsanlarının kendilerini rahat, güvenli hissetmeleri, geliştirebilmelerini için sınırları çizilmiş ve iyi düzenlenmiş bir ortam gereklidir. Totemleri gibi bu burcun insanları da suyu çok severler. Yüzmekten, yelken açmaktan, ya da yalnızca su kıyısında gezinmekten kısaca suyla ilgilenmekten hoşlanırlar. Su, onların nesneleri daha iyi kavramalarına ve yaşama yeni bir gözle bakmalarına yardımcı olur. Akıllı ve becerikli olan Kunduz-İnsanları, kişisel gelişimleri için zorunlu ve yararlı gördükleri her şeyi kolayca öğrenebilirler.

Kunduzlar gibi, onlar da çevrelerini bir kez düzene soktuktan sonra bedensel ve ruhsal alanda rahatça uyum sağlarlar. Uyum yetenekleriyle çok değişik işlerde ve alanlarda başarılı olabilirler. Fiziksel konularda çok yaratıcıdırlar, Kunduz-İnsanlarının evleri şaşırtıcı özgünlüklerde doludur. Zamanlarının büyük bir bölümünü kişiliklerine sağlam bir temel kurmak için harcarlar. Yaratıcı güçleri diğer konularda da çok şaşırtıcı ve başarılı sonuçlar doğurabilir.

Kunduz-İnsanları evlerini, işlerini, ya da arkadaşlarını düzenlemeye kalktıkları zaman gerçek birer mucize yaratabilirler. Daha verimli ve daha düzgün bir çalışma ortamı kurmak için bazı şeylerin değişmesi gerektiğine inanırlarsa, o şeyleri mutlaka değiştirirler. Bu burcun insanlarına yeterli süre tanınırsa, işleri sürtüşmesiz ve çok uyumlu yürüyecek bir biçimde düzenleyebilirler. Yaratıcı güçleriyle arkadaşlarının ya da yakınlarının yaşamlarını daha düzenli ve neşeli bir biçimde yeniden kurmalarına katkıda bulunurlar. Maddi alanda işlerini düzenledikten sonra ruhsal alanlarda uğraşmaya başlar, bunlarda da başarılı olurlar.

Güven duymakları bir ortamda Kunduz-İnsanları ilkin suskun dururlar. Ancak ortama alıştıkları zaman görüşlerini açıklamaktan kaçınmazlar. İş duygularına gelince durum bambaşkadır. Duygularını bir barajın göl sularını tutması gibi tutarlar. Kunduz-İnsanları duygularını azar azar açığa vurmayı öğrenmelidirler. Yoksa bir gün barajın yıkılması ve bir barajın yıkılması ve bir duygu selinin içinde boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.

Fakat duygularını açıklamayı öğrenmeleri çok zordur, çünkü çevrelerini kendi sorunlarına ortak etmek istemeyen bağımsız bir kişilikleri vardır.

Kunduz-İnsanları duygularını daha açık bir şekilde ortaya dökmeyi ve yaşamı bütün değişkenlikleri içinde kabul etmeyi öğrenemezlerse, çok içine kapanık, dar kafalı ve mutsuz insanlar haline gelebilirler ve iç huzursuzluklarını örtmek için kendilerini yemek, içmek ya da benzeri şeylere ölçüsüz biçimde kapatabilirler. Uzun bir süre bu durumda kalırlar ve duygusal planda kendilerine set çekerlerse, boyun ve gırtlaklarında çeşitli rahatsızlar baş gösterir ya da, yeme içme tutkuları sonucu karaciğer ve pankreas hastalıklarına yakalanabilirler. Kunduz-İnsanları ilişkilerini çok ciddiye alırlar, kendilerine bir eş seçtikleri zaman, onunla bütün bir ömür beraber olmak isterler. Girdikleri ilişkilerin tutarlı ve dengeli olması, onlara gereksindikleri huzur duygusunu sağlar, böylece yeni alanlara açılabilirler. Sevdikleri zaman öylesine severler ki, sevdikleri kişiyi aşırı ilgi ve sevgileriyle bunaltabilirler. Kunduz-Kadınları hele gençlik dönemlerinde, yavrularına büyük bir ilgi ve bağlılık gösterir ve onları tam anlamıyla egemenlikleri altına alırlar. Hatta dişi kunduzlar gibi davranma hatasına düşünerek, çocuklarıyla aşırı bir biçimde ilgilenip kocalarını evden kaçırabilirler. Ancak çocukları büyüdükçe aynı ana-babalar, bağları gevşetir ve zamanı gelince çocukların yuvadan ayrılıp yeni bir yaşam kurabilmeleri için gerekli desteği sağlarlar. Bunun zamanını Kunduz-İnsanları çok iyi ayarlar.

Kunduz-Çocukları çok kaprislidir. Belli bir yaşam düzeni ve ritmi sağlayana kadar bu halleri devam eder. Günlük yaşamları bir programa bağlandığı zaman uyumlu ve uslu çocuklar olurlar. Çok yaratıcıdırlar ve saatlerce kendi kendilerine oynayabilirler. Ancak Kunduz-Çocuklarıyla hedefi uzun yolculuklara çıkmak pek kolay değildir. Alıştıkları yerden kolay kopamayan bu çocuklar gezi boyunca çevrelerini çok rahatsız edebilirler.

Kunduz-İnsanları Yılan-İnsanlarıyla bütünleşir. Kaplumbağa kabilesinden Yabankazı ve Bozayı-İnsanlarıyla iyi anlaşırlar. Kurbağa kabilesinden Puma ve Ağaçkakan-insanları da iyi anlaştıkları burçlar arasındadır.

Diğer totemlerin insanları bu burçtan geçerken çok şey öğrenebilirler. Yeryüzündeki yaşamlarını düzene sokmanın, iç huzurlarını ve güvenliklerini sağlamanın önemini, kararlılık, direnç ve dayanıklılık erdemlerini öğrenir, hepimizi bağrına basan Toprak Anayla daha sağlam ilişkiler kurmanın güzelliğini kavrarlar.

Kızılderililerde Burçlar ve Şifa Çemberi
Sun Bear ve Wabun

1 yorum: