Atmaca İle Buffalo
Derler ki;
“Çok eskiden Maheo, dünyayı yaratıp insanları ve hayvanları da dünya üzerine yerleştirdiğinde herkes eşitmiş; ama çok geçmeden yaban sığırları kendi aralarında konuşmaya başlamış.
“Bütün dünyada en büyük hayvan biziz.” demiş yaban sığırlarının şefi. “Diğerlerinin bizimle eşit olmasına neden izin verecekmişiz? Bize saygı göstermeleri ve değer vermeleri gerekir. Bizim beklediğimiz de budur.”
“Doğru söylküyorsun.” demiş genç yaban sığırı delikanlılar. “Nasıl büyük ve güçlü olduğumuzu herkes görebilir. Doğrusunu söylemek gerekirse insanlar neden sanki bizimle aynı güce sahipmiş gibi davranıyorlar?”
Yaban sığırı şef: “Kadınlarımızın en zayıfı bile onların herhangi bir erkeğinden daha güçlüdür.” diyerek onaylamış. “Haydi gelin, gidelim onlarla konuşalım ve bizimle eşit olmadıklarını, bizim uşağımız olmaları gerektiğini onlara gösterelim.”
Güneş Dansı zamanıymış ve insanlar Güneş Dansı yaptıkları düzlüğün çevresinde büyük bir çember biçiminde kamp yapıyorlarmış. Yaban sığırı şef, halkını doğu yönünden sürerek dosdoğru kamp alanının girişine yürümüş. Orada durmuş, alanın batı tarafında, mihrabın arkasında oturmuş olan Güneş Dansı keşişiyle karşı karşıya gelmiş.
“Buyrun girin.” demiş Güneş Dansı keşişi. “İçeri girmemiz bizden neden isteniyor?” diye yaban sığırı şefi sormuş. “Çünkü bütün dostlarımızın bizim dansımızı izlemelerinden ve dansa katılmalarından mutluluk duyarız.” diye yanıtlamış Güneş Dansı keşişi.
“Buraya sizlerin herhangi bir şeyinize katılmak için gelmedik.” diye karşılık vermiş yaban sığırı şefi. “Biz, sizlerin efendileri olarak, dünyada en güçlü kişiler olduğumuzu söylemek için buraya geldik.” Bunun üzerine Güneş Dansı keşişi: “Bütün varlıklar dosttur, bunu bize Maheo söyledi.” demiş. “Biz bunu size kanıtlarız.” diyerek dudak bükmüş yaban sığırı şefi. “Bir yarış düzenleriz, bizim kadınlarımızın en zayıfı ile istediğiniz herhangi bir erkek arasında.”
“Eğer yarış yapılacaksa dürüst bir şey yapalım.” demiş Güneş Dansı keşişi. “Benim gençlerim açlık ve susuzluktan kıvranıyorlar ve bugüne kadar, dört gündür dans ediyorlar.
Zayıflamış durumdalar. her iki taraftan dört koşucu olmak üzere bir bayrak yarışı yapalım. Diğer hayvanlar ve kuşlar hangi takımda olacaklarsa takımlarını seçsinler.”
Yaban sığırı şefi etrafındaki delikanlılara bakarak: “Bu adamın planına ne dersiniz?” diye sormuş onlara. Hepsi de “Hay hay!” demişler. “Dürüst bir düşünce. Öyle olsun.”
“Habercileri gönderin!” diye emrini vermiş yaban sığırı şefi. “Bütün hayvanların ve kuşların toplanmasını söyleyin ve hangi takımda koşacaklarsa karar vermelerini isteyin.”
Böylece haberciler doğuya, güneye, batıya ve kuzeye gitmek üzere yola çıkarak Büyük Irk’ ın sözlerini, buldukları tüm hayvan ve kuşlara iletmişler. Balıklar ile deniz kaplumbağaları gelmeyeceklermiş; çünkü yarışın kuru yerde yapılması gerekmiş.
Dört gün sonunda tüm kuşlarla hayvanlar Güneş Dansı kampında toplanmış ve kampın çevresinde ikinci bir büyük daire içinde tipi’ lerini kurmuşlar. Beşinci günün sabahında takımlarını seçmek üzere Güneş Dansı alanında toplanmışlar.
Yaban sığırları tek başlarına yarışa girmek istemişler; ama başka hayvanlar da onlara katılınca şaşırmışlar. İri boynuzlu bir tür geyik olan elk, yaban sığırlarının takımına katılmış, geyik ve antilop da onu izlemiş.
Ayrık tırnaklı bütün hızlı hayvanlar bir takımda toplanmış bulunuyormuş. “Şimdi bizimle kim koşmak istiyor?” diye sormuş Güneş Dansı keşişi. “Ben istiyorum.” demiş köpek. “Ben insanların kampında yaşıyorum ve onlar benim dostum. Ben sizinle koşmak istiyorum.”
“Başka kim istiyor?” diye sormuş Güneş Dansı keşişi tekrar. Bütün Güneş Dansçıları’ nın en genci bir delikanlı: “Ben istiyorum.” demiş. “Yorgun değilim; kurbanım bana güç verdi. Kendi insanlarım için koşacağım.”
“Ve ben de!” demiş kartal. “Çünkü kutsal törenlerinizde benim tüylerimi kullanarak bana onur veriyorsunuz. Ben sizin için koşacağım.”
“Aynı nedenden dolayı ben de koşacağım!” demiş atmaca. “İnsanlar dua yelpazelerinde şimdiye kadar hep benim tüylerimi kullandılar ve ben de onların adına koşacağım.”
Böylece Güneş Fansı keşişi ve yaban sığırı şefi, yarışın Kuzey Dakota’ daki Şeytan Kulesi’ nden başlayarak Wyoming’ deki Teton Dağları’ na kadar sürmesine karar vermiş. Genç Güneş Dansçısı, iri boynuzlu elk geyiğiyle eşleşmiş köpek, geyikle eşleşmiş; antilop, kartalla eşleşmiş ve atmaca da yaban sığırı kadınla eşleşmiş.
Yaban sığırı kadın ortaya çıktığı anda ister istemez herkes gülmek zorunda kalmış; çok gülünç görünüyormuş. Başı kocamanmış ve saçı, hiç taranmamış gibi karmakarışıkmış.
Omuzları geniş, beli ince ve dar, bacakları da incecik imiş. Bacakları üzerinde koşamayacak gibi duruyormuş. Belinin çevresine, başında bulunan aynı dağınık saçlardan yapılmış gibi duran, kabarık, minik bir önlük takmış bulunuyormuş.
Onun yanında kır şahini, düzenli ve dimdik; ama çok küçük görünüyormuş.
Güneş Dansı keşişi ve yaban sığırı şefi, başlama çizgisinde yanyana durmuşlar. Hazır olduklarında tek bir sert vuruşla davula vurmuşlar ve koşucuların ilk çifti fırlayıp yarışa başlamış.
Genç Güneş Dansçısı alabildiğine hızlı koşmuş; ama iri boynuzlu elk geyiğine yetişememiş; köpek ve geyik yarışa başladığı zaman, köpek daha en başta geyiğin arkasında kalmış.
Koşabildiği kadar hızlı koşsa da geyiğe yaklaşamamış; antilop ile kartalın sırası geldiğinde antilop, çok önde gitmiş. Kartal, antilop kadar hızlı olmamasına karşın güçlüymüş ve antilop, kartal yorulmadan çok önce yorulmaya ve geride kalmaya başlamış.
Yaban sığırı kadın ile atmacanın yanına geldiğinde yarışın başlangıcında ilk koşucuların durduğu gibi yeniden başa baş bulunuyorlarmış.
Ooo, Yaban Sığırı kadın, o ince bacaklarıyla ne kadar da hızlı koşuyormuş öyle! kadın gençmiş, hızlıymış ve kendi halkının onuru için koşuyormuş. Kır şahini büyük kanatlarını açmış ve yerden kolaycacık havaya kalkıvermiş. İlk bakışta, yavaş hareket edeceğe benziyormuş; ama rüzgârın bütün dalgalarını kendi yararına kullanarak gittikçe yükseklere çıkarken Yaban Sığırı Kadın ile başa baş gidiyormuş.
Sonunda, karşılarında beyaz tepeli ve güzel Tetonların dikildiğini görmüşler. Yaban Sığırı Kadın, koşabildiği kadar hızlı koşuyormuş; ama atmaca kanatlarını çırpmaya ve gerçekten de uçmaya başlamış. Yaban Sığırı Kadın, yorgun dizleriyle en yüksek dağın eteklerinde sendelerken atmaca, o dağın tepesine oturmuş durumdaymış.
Bütün insanlar ve tüm hayvanlar, yarışın bitişini seyretmek üzere büyük bir kamp biçiminde toplanmışlar; savaş ünlerinin yenisini almak için dağın yamacından yavaş yavaş süzülüp gelen atmacanın zaferini kutluyorlarmış.
Yaban sığırları ve ayrıl tırnaklı hayvanlar kamplarını dağıtmış, hiç konuşmadan oradan uzaklaşmışlar. Çünkü artık bir daha insanlarla ve kuşlarla eşit olmayacaklarını biliyorlarmış.”
Büyük Irk’ tan çok şey kalmış geriye. İlk olarak, ayrık tırnaklılar, insanların yiyecek, giyecek ve korunma amacıyla avladıkları av hayvanları olmuş. İkinci olarak, atmaca bütün kuşların en büyüğü, kartaldan bile daha büyük olarak ün salmış ve atmacanın adına, Çeyeniler asker toplumlarının ilk ve en büyüğünü kurmuşlar:
Atmaca Askerler.
Cesurların da en cesuru olabilecek on kişi yalnızca o “Atmaca Askerler” olabilirdi ve savaşta kendilerini toprağa bir kazık ile bağlamak, kardeşleri onları çözünceye kadar ölesiye dövüşmek bu savaşçılara göre bir onurdu.
Şef Seattle'in Buyuk Baskana Yazdigi Mektup (1854)
-
*Şef Seattle'ın MektubuŞef Seattle'in Buyuk Baskana Yazdigi Mektup (1854)*
*Suquamish Kabilesinin lideri olan Sef Seattle 1786'da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder