Yaratılış ( Iroquois Efsaneleri )

Yaratılış ( Iroquois Efsaneleri )

Çok kışlar öncesinde,

Yeryüzü tümüyle büyük bir su örtüsü altındaymış. Ne güneş, ne ay, ne yıldız ne de ışık varmış. Her şey karanlığa gömülüymüş.

O zamanlarda, dünyadaki yegane canlı yaratık su hayvanlarıymış.

Yeryüzünün üstünde çok uzakta, Büyük Hoca Kawennio’nun yaşadığı Mutlu Ruhlar Ülkesi bulunuyormuş. Ve bu üst dünyanın ortasında dev bir ağaç varmış.

Kökleri toprağın derinliklerine kadar uzanan bu ağaç bir elma ağacıymış.

Bir gün, Kaweninio bu dev ağacı kökünden sökmüş.

Büyük Ruh, Üst Dünyada yaşayan kızını yanına çağırıp kökünden koparılan ağacın bıraktığı deliğe bakmasını emretmiş.

İyi ve kötü ruhların annesi olacak olan bu kadın, kökünden koparılmış ağaçtan kalan deliğe yakından bakmış.

Aşağıda, derinlerde suların altında bir bulut kütlesiyle kaplı Alt Dünyayı görmüş.

Büyük Ruh, ona “Bu karanlıklar dünyasına inmelisin” demiş. Büyük Ruh onu yavaşça kaldırıp deliğin içine bırakmış.

Aşağıya doğru batmaya başlamış.

Aşağıda derinlerde, su hayvanları karanlık sularda yüzüyormuş. Başlarını kaldırdıklarında, kendilerine doğru yavaşça düşen, gökyüzü kadınını büyük bir ışık şeklinde görmüşler.

Bedeninden büyük bir ışık yayıldığı için önce çok korkmuşlar.

Kalplerini büyük bir endişe kaplamış ve derin sulara dalmışlar.

Ancak su yüzüne geri döndüklerinde, endişeleri kaybolmuş. Suya değdiği zaman kadın için ne yapabileceklerini kendi kendilerine düşünmeye başlamışlar.

Kunduz, “Konabileceği kuru bir yer bulmalıyız” demiş ve biraz toprak bulmak için suyun altına dalmış. Uzun bir süre sonra, kunduzun bedeni su yüzünde yüzmeye başlamış.

Dalgıçkuşu da denemiş, ama bedeni asla su yüzüne geri gelmemiş. Diğer birçok hayvan denemiş, ama hiçbiri toprak getirmeyi başaramamış.

Sonunda, bataklık kunduzu dalmış ve çok uzun bir süre sonra bedeni su yüzünde yüzmeye başlamış. Küçük patileri güçlü bir şekilde sıkışmış. Onları açınca, biraz toprak olduğu görülmüş.

Su yaratıkları bu toprağı almış ve geniş sırtına toprağı sıkıca iliştirmek üzere büyük bir kaplumbağa çağırmışlar. Kaplumbağa anında büyümeye başlamış. Ve toprağın miktarı da artmış.

Bu toprak, büyük bir ada olan Kuzey Amerika olmuş. Bazen toprakta yarıklar oluşuyor ve titriyor ve dalgalar şiddetli bir şekilde karaya vuruyormuş. Beyaz adam buna: “zelzele”, Mohawk da buna “kaplumbağa geriniyor” diyormuş.

Şimdi Gökyüzü Kadını neredeyse toprağa ulaşmıştı. Beyaz kuğların şefi “Onun önünden uçup inişini kolaylaştırmak için sırtlarımıza konmasını sağlamalıyız” demiş. Büyük bir beyaz kuğ sürüsü Gökyüzü Kadını’na doğru yükselmiş. Onu sırtlarına alıp yavaşça toprağın üzerine bırakmışlar.

Bir süre sonra Kadın, ikizler dünyaya getirmiş. İyi Ruh olması gereken, ilk doğmuş. Diğeri, Kötü Ruh, doğumda annesine o kadar acı çektirmiş ki kadın ölmüş.

İyi Ruh, hemen annesinin başını almış ve onu gökyüzünde sallandırmış. Kadın güneş olmuş. Ve annesinin bedeniyle İyi Ruh, ayı ve yıldızları yaratıp onları gökyüzüne asmış.

Annesinin bedeninin geri kalanını toprağın altına gömmüş. Bu nedenle tüm canlı varlıklar toprakta beslenecek bir şey buluyorlarmış. Ana topraktan kaynaklanıyorlarmış.

Kötü Ruh, önden güneşi kovalamaları için karanlıkları batı gökyüzüne yerleştirmiş.

İyi Ruh, toprağa yerleştirdiği birçok şeyi yaratmış. Kötü Ruh, kötülüğü yaratarak kardeşinin yapmış olduklarını bozmaya çalışmış. İyi Ruh, çam gibi çok güzel büyük ağaçlar yaratmış.

Kötü Ruh, bazı ağaçların şeklini bozmuş. Diğerlerine düğüm atmış, dikenlerle kaplamış veya zehirli meyveler yerleştirmiş.

İyi Ruh, geyik ve ayı gibi hayvanlar yaratmış.Kötü Ruh, İyi Ruh’un yarattığı hayvanları yok etmek için zehirli hayvanları ve yılanları yaratmış.

İyi Ruh, temiz ve berrak suyla kaynakları ve ırmakları yaratmış. Kötü Ruh, çok sayıda kuru kaynağa zehir üfleyip kimilerine de yılanlar dağıtmış.

İyi Ruh, yüksek tepelerin koruduğu çok güzel nehirler yaratmış.

Kötü Ruh, nehirleri akıntıyı hızlı ve tehlikeli hale getiren kayalar ve topraklar eklemiş. İyi Ruh’un yaptıklarını kötü kardeşi sürekli yıkmaya çalışmış.

Sonunda, yeryüzü tamamlandığı zaman, İyi Ruh, kırmızı harçla insanı yaratıp, onu yeryüzünün üzerine koymuş. Ve ona nasıl yaşayacağını tembih etmiş. Kötü Ruh, geri kalmamak için, denizin beyaz köpüğüyle bir yaratık oluşturmuş. Yarattığı bir maymunmuş.

İnsanı ve yeryüzünün diğer yaratıklarını yaptıktan sonra, İyi Ruh yarattıklarının her birini koruması amacıyla, koruyucu bir ruh yaratmış.

O zaman Kötü Ruhu çağırmış ve yeryüzündeki kötülüklerine son vermesini istemiş. Kötü Ruh itaat etmeyi reddetmiş. O zaman İyi Ruh, kardeşine karşı büyük bir öfkeye kapılmış. Onu, bahsin, yeryüzünün üstünlüğü olacağı bir dövüşe çağırmış. Silah olarak dev bir elma ağacının dikenlerini almışlar.

Birçok güneş boyunca dövüşmüşler.

Sonunda Kötü Ruh yenilgiye uğramış.

O zaman İyi Ruh yeryüzünün hakimi olmuş. Kötü kardeşini sonsuza dek kalması için yeraltında karanlık bir mağaraya kapatarak lanetlemiş.

Ama Kötü Ruh’un yeryüzünde dolaşan sadık hizmetkârları varmış. Bu kurnaz ruhlar Kötü Ruh’un almalarını istediği her tür yaratığın şeklini alabiliyormuş. İnsanların ruhlarını sürekli etkileyip onların kötülük yapmalarına neden oluyorlarmış.

Bu sebeptendir ki, her insanda bir kötü kalp ve bir iyi kalp vardır. Bir insan ne kadar iyi görünürse görünsün, bu içinde kötü bir yan olmasını engellemez. Ve bir insan ne kadar kötü görünürse görünsün, onda iyi bir taraf vardır. Hiçbir insan mükemmel değildir.

İyi Ruh, insanları yaratmaya ve korumaya devam etmektedir. Doğru insanların ruhlarını ölümlerinden sonra yönetir. Kötü Ruh, kötülerin ruhlarından sorumludur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder