Örümcek İle Ok Başları
Bir zamanlar çok iyi arkadaş olan iki genç varmış, bu ikisi birbirinden hiç ayrılmazmış. Biri çok tedbirliymiş, ama diğeri hiç düşünmeden hareket eder, bir şey yapmadan önce bir kez olsun durup ne yapıyorum diye bakmazmış.
Bir gün bu ikisi birbirine sevda öykülerini anlatıp yürüyorlarmış. Yüksek bir tepeye çıkmışlar, en tepeye vardıklarında küçük taşlar ya da çakıllar birbirine sürtünüyormuş gibi hafif bir ses duymuşlar.
Etraflarına baktıklarında büyük bir örümceğin çakmaktaşından bir sürü ok başının arasında oturduğunu görmüşler. Örümcek çakmaktaşından ok başı yapmakla çok meşgulmüş. Örümceği izlemişler, örümcek yerinden kıpırdamamış, ok başı yapmak için bir çakmaktaşı parçasına vurmaya devam etmiş.
“Şunu öldürelim,” demiş düşüncesiz olan. “Hayır, demiş diğeri, kimseye zararı yok; aksine oklarımızın ucuna takabileceğimiz ok başı yapmak gibi yararlı bir şeyler uğraşıyor.”
“Ah, korkuyorsun,” demiş diğer genç. “Sana zarar veremez. Bak nasıl vuracağım onu.” Böyle diyerek bir ok başı almış ve “Unktomi”ye (örümceğe) atmış, ok başı Unktomi’ye çarpmış. Yere yuvarlanan Unktomi kalkıp ikisine bakmış, genç adam gülerek şöyle demiş: “Haydi gidelim, Unktomi’de, büyükbabası gibi, bizden hoşlanmadı.” Tepeden inmeye başlamışlar, ama Unktomi’ye vuranı birden büyük bir öksürük nöbeti tutmuş. Öksürmüş, öksürmüş ve sonunda ağzından kan damlaları çıkmaya başlamış. Kanama giderek artmış ve fışkırır hale gelmiş. Sonunda kanama o kadar artmış, o kadar artmış ki, genç nefes alamaz hale gelmiş ve düşüp ölmüş.
Arkadaşının öldüğünü gören tedbirli genç köye koşup olan biteni anlatmış. Arkadaşları ve akrabaları tepeye koşmuşlar ve tabi, düşüncesiz gencin orada soğumuş, hareketsiz bir halde yattığını görmüşler. Bir kurul seçmişler ve örümcek kabilesinin şefinin yanına göndermişler. Şef olanları öğrenince örümceğe bir şey yapamayacağını, çünkü onun sadece kendini savunduğunu söylemiş.
Şöyle demiş: “Dostlarım, biliyorsunuz, kabilenizin bir sürü ok başına ihtiyacı var, kabilemden bir sürü köylüme sizin için çakmaktaşından ok başı yapmalarını söylüyorum. Ama adamlarım bu işi yaparken rahatsız edilmek istemez; sizin genç arkadaşınız onu rahatsız etmekle kalmamış, ona büyük bir zorlukla yapmış olduğu ok başlarından biriyle vurarak onu aşağılamış. Bu durumda adamım öyle oturup bu aşağılanmayı kabullenemezdi, bu yüzden arkadaşınız uzaklaşırken onu çok ince bir okla vurdu. Bu ok kanamaya ve gencin ölümüne yol açtı. Şimdi dostlarım, eğer barış çubuğumuzu doldurup içersek tekrar iyi dost oluruz ve kabilem sizin için güzel ok başları yapmaya devam eder.” Örümcek Tanka böyle diyerek barış çubuğunu içmiş ve kabilesinin yanına dönmüş.
O zamandan beri Kızılderililer ne zaman otlar arasında bir sürtünme sesi duysalar, Unktomi ok başı yapıyor, onu rahatsız etmeyeyim, diyerek yolunu değiştirir ve sesin geldiği yerden uzaklaşırlar.
Unktomi Tanka (Büyük Örümcek) böylece bu kabilenin saygısını kazanmış ve ok başı yaparken bir daha asla rahatsız edilmemiş.
Şef Seattle'in Buyuk Baskana Yazdigi Mektup (1854)
-
*Şef Seattle'ın MektubuŞef Seattle'in Buyuk Baskana Yazdigi Mektup (1854)*
*Suquamish Kabilesinin lideri olan Sef Seattle 1786'da...
çok güzel hikaye teşekkürler
YanıtlaSil