Maya Uygarlığı

Maya uygarlığı neden çöküşü ?

David Webster, Maya uygarlığının çöküşüyle ilgili bilgileri son kitabında bir araya getirdi: Nüfus patlaması, savaşlar ve isyanlar,.

Yucatan yarımadası günümüzden yaklaşık olarak 1200 yıl önce hayalet ülkeye dönüşmeden önce yüzyıllar boyu adeta bir cennet gibiydi.

Yanardağlar ülkeye lav ve kül savurdular, kuraklık tarlaları çoraklaştırdı, salgınlar insanları kırıp geçti ve tüm bunların üzerine de kentler yabancı ordular tarafından talan edildi. Maya araştırmacılarının yıllardan beri çizdikleri senaryolara bakılırsa Yucatan hiçbir felaketten kaçamamıştı.

Bilim adamları bu efsanevi Kızılderili kültürünün ani çöküşünü açıklamak için bugüne değin yüzlerce teori ve hipotez ürettiler. En deneyimli Maya araştırmacılarından antropolog David Webster (Pennsylvania Devlet Üniversitesi) şimdi orta Amerikan uygarlığının batışıyla ilgili tüm bu bilgileri bir araya getirdi.

30 yıldan uzun bir süredir Maya kalıntılarını kazan Webster, meslektaşlarının basmakalıp açıklamalarına inanmıyor. Ona göre klasik Maya merkezlerinin boşalması birçok faktöre dayanmakta*.

İklimsel koşullar.

800 ila 1500 yılları arasında süregelen bin yıllık bir kuraklık döneminde yer altı su seviyesi iyice düşünce basit taş aletlerle su ihtiyacını karşılayabilecek kuyular açılamaz olmuştu. Burada hemen şu soruları soruyor Webster: Bu iklim felaketi neden tüm Maya merkezlerinde, aynı zamanda çöküşe neden olmamıştı? Kültürel gerileme neden ilk olarak güneydeki nemli dağlık bölgede yaşanmıştı? En görkemli tapınaklar niçin kuraklık döneminde inşa edilmişti? Kuraklık modeli, diyor Webster, arkeolojik kanıtlarla her zaman örtüşmemekte.

Amerikalı bilim adamının teorisi yürürlükte olan açıklamalardan biraz daha karmaşık. Maya uygarlığının çöküşünü, İkinci Dünya Savaşı'nın ortaya çıkış nedenlerine benzeterek açıklamaya çalışan Webster'e göre bu ani çöküş, Mayalardaki başarının bir neticesiydi. Nüfusta yaşanan patlama yüzünden çiftçiler insanları doyuramaz hale gelmiş tarım alanları tükenmişti. Çiftçiler daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi verimli topraklara sahip olamıyor, halkın %80-90'ı tarımla uğraşmasına rağmen gıda stoku elde edilemiyordu. Örneğin Mısırlı bir çiftçi ailesi İ.Ö.1200'lerde bile Nil'in bereketli alüvyonlarında beş ila altı aileyi daha doyuracak kadar ürün elde edebilirken, Maya çiftçisinin ekini ancak ikinci bir aileyi açlıktan kurtarmaya yetiyordu.

Maya çiftçilerinin ne sabanı, ne demiri, ne de hayvanları vardı. Her ne kadar verimsiz topaklarda mısır ve fasulye yetiştirmeyi becerebiliyor ve eğimli vadilerde yapay teraslar kurabiliyorduysalar da yetiştirdikleri ürünler hep kısıtlı kalmıştı. Ayrıca yakacak odun ve samanlar da çatılarda kullanılıyordu. Çöküşle ilgili tüm açıklamalar arasında en kalıcı olanı budur, diyor araştırmacı.

Besin kaynaklarının tükenmesine dayanan senaryoda, savaşlar, belli bir araştırma döneminden sonra önem kazanmaya başladı. Maya araştırmacıları 70'lı yıllara değin sanki sözbirliği etmişçesine neredeyse yalnızca barış içinde yaşayan astronomlar ve takvimin buluşçularıyla ilgili mitosu çözmeye çalışırlarken, o tarihten sonra önemli savaş belgelerine ulaştılar. Savaş, kanlı yüzünü özellikle de yedinci ve sekizinci yüzyılda daha fazla göstermeye başlamıştı. 28 farklı Maya merkezinde yaşanan yüzü aşkın katliamın kanıtları, bugün yapıların ön cephelerinde, dikilitaş ve sunaklarda gizli.

Boş mideler ve 40 ila 50 krallık merkezi arasında süregelen çekişmeler bile sonunda milyonlarca insanın topraklarından sürülmesine engel olamamıştı. "Yönetimin zirvesinde doğru yürümeyen herhangi bir şey olmalıydı" diyor Webster.

Yürümeyen işler karşısında Maya krallıkları güçlerini yitiriyordu. Dini törenlerin büyüsü sönüyor, ataların ve doğaüstü güçlerin diyaloglarına dayanan yönetim güvenilirliğini yitiriyordu.

Nihai çöküş 130 yılda tamamlanan sinsi bir sürecin ürünüydü. Kralların tahttan çekildiği bazı merkezlerde Maya aristokratları 200 yıl kadar yönetimde kaldılar. Aristokratların halk tarafından sürülmesinin ne kadar sonra gerçekleşmiş olduğunu ise kimse bilmiyor.

Neticede son perde her yerde farklı bir biçimde kapanmamıştı. Örneğin Copan halkı, tapınakları ve sarayları boşaltmış, taşınabilecek ne varsa yanlarında götürerek ülkelerini gayet sakin bir şekilde terk etmişti. Oysa Dos Pilas veya Aguatece gibi merkezlerdeki kalıntılar, buradaki göçün daha kaotik ve aniden gerçekleşmiş olduğunu göstermekte.

Webster burada bir tür "domino etkisinden" söz ediyor. Buna göre herhangi bir krallıkta ya da bir toplulukta yaşanan aksaklıklar peş peşe diğer bölgelere yayılmıştı.

İşte bu zincirleme çöküş süreci sonunda Maya merkezleri en sonunda tamamen boşalmış ve yarasalara kalmıştı. Öyle ki İspanyol fatihi Hernan Cortes 1525 yılında küçük ordusuyla eski Maya ülkesine vardığında 700 milyon yıl önce milyonlarca insanın doyduğu topraklarda açlıktan kırılacaktı.

Maya efsanesini çözmeye çalışan arkeologlar uygarlığın çöküşünü açıklayabilmek için araştırma projeleri için yıllarca büyük ödenekler aldılar. Fakat buna rağmen birçok soru hâlâ karanlıkta. En önemli soru da Maya topraklarının yüzyıllar boyu neden iskânsız kaldığı, olsa gerek.

David Webster: "The Fall of the Ancient Maya. Solving the Mystery of the Maya Collapse". Thames &Hudson Yayınları; 368 sayfa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder