Alcatraz Kuşkucusu

Alcatraz Kuşkucusu

San Francisco Körfezi'nde, kıyıdan iki mil açıktaki adaya 5 Ağustos 1775'te ayak basan İspanyol seyyah Ayala, buraya Pelikan Adası anlamına gelen "Isla de Alcatraces" adını koyar. İspanyol seyyahın böyle bir ad koymasının nedeni adada gördüğü pelikanlar olabilir.

Kimi Kızılderili kabilelerinde de, doğum sonrasında çadırdan çıkan baba, gördüğü ya da duyduğu ilk şeyin adını çocuğa koyar: Avın peşinde koşan bir tilki, çalıların arasında uyuyan bir tavşan, oturan bir boğa, çakan şimşek ya da gök gürültüsü!..

Alcatraz Adası'na beyaz adamın elinin değdiği ilk yapıyı Kaliforniya'nın Meksikalı Valisi Pio Pira yapmak ister. Bir fener dikmek isteyen Pira'nın düşleri Amerika'nın Kaliforniya'yı işgaliyle sona erer.

Fener, 1854 yılında ilk ışıklarını gönderdiğinde işgale karşı direndikleri için adaya tutsak edilen Kızılderililerin yüzlerini aydınlatır. Askeri amaçla kullanılan Alcatraz Adası, azılı katillerin ve casusların konulduğu bir hapishane olarak ünlenir.

1934'te James A. Johnston müdür olarak adaya gelmesinden sonra hapishaneye "sert taşlar okulu" denir.

Alcatraz adının duyulması, başrolünü Burt Lancesther'in ustalıkla oynadığı ve gerçek bir yaşam öyküsü olan "Alcatraz Kuşçusu"nun sinemalarda gösterilmesinden sonradır. Robert F. Stroud, on dokuz yaşında kız arkadaşına sarkıntılık yapan bir adamı öldürür. Mahkemesi devam ederken konulduğu hapishanede de bir gardiyanı öldürür ve idam cezasına çarptırılır.

Cezası müebbete dönüştürülen Stroud, Alcatraz Hapishanesi'ne geldiğinde 52 yaşındaydı ve 33 yıllık mahkûmdu. Her şey mahkûmluğunun ilk yıllarında, penceresinden içeri hasta bir kuşun girmesiyle başlar.

Masanın üstündeki kuşun ölmesini bekleyen katil, kuşun yaşam kavgasını görünce, yardım olsun diye gagasına ilaçlarından damlatır. Aradan yıllar geçtikçe Robert Stroud karşımıza bir ornitolog (kuş bilimci) olarak çıkar.

Hapishanede kırka yakın kitap hazırlayan Stroud, bunlardan yalnız bir tanesinin dışarıya çıkmasını başarır. "Doktor Stroud'un Kuş Hastalıkları Denemesi" adıyla yayınlanan kitap büyük ilgi toplar. Diğer kitaplar ise hapishanenin müdürü tarafından yok edilir!..

Beyaz adamın ayak bastığı günden beri hapishane olarak kullanılan Alcatraz, 1962 yılında insan sağlığına elverişsiz olduğundan boşaltılır. Ve "dünyada insan sağlığına zararlı bir yer varsa, o da, Amerika'dır" diyen Richard Oakes reisliğindeki Kızılderililer adayı 20 Kasım 1969'da işgal ederler.

Özgürlüklerine kavuşan Kızılderililer Alcatraz'dan beyaz adama şöyle seslenir: "Birçok söz verdiler ama yalnızca bir tanesini tuttular/ Topraklarımızı alacaklarını söylediler ve aldılar."

1971 yılına kadar Kızılderililerin idaresinde kalan adanın iskelesinde okunan "Indian Landing" yazısının anlamı şudur: Kızılderili Toprakları...

Adanın "Doğal Güzellikleri Koruma" kurumuna verilmesiyle Kızılderililerin özgürlükleri bir "operasyon" ile ellerinden alınır. Ve, Alcatraz eğlence merkezine dönüştürülür!

Kızılderililerin özgürlük kavgaları sonraki yıllarda da, devam eder: 1975'te FBI'ın "yok edilmesi gereken hedef" listesinde yer alan Kızılderili hareketinin günümüzdeki lideri Leonard Peltier sahte iddia ve belgelerle gözaltına alınır. Kızılderililerin Nelson Mandela'sı olarak kabul edilen Peltier uzun yıllar hapiste kalır.

Kız Kulesi de, Alcatraz Adası gibi hapishane ve fener olarak kullanılmıştır... Ve, 1992 yılında Kızılderililerin eylemi gibi şairler tarafından "Şiir Cumhuriyeti" ilan edilip, özgürlüğün doğum günü pastası olarak insanlara sunulur!...

Ne gariptir ki, günümüzde Kız Kulesi, Alcatraz gibi turistik amaçlı, bir eğlence yerine dönüştürülmek üzere 49 yıllığına sermayeye kiralanmıştır.

Ama, şuna hiç şüphe yoktur ki, gerek Kızılderililer ve gerekse şairler yüreklerinde taşıdıkları özgürlük tutkusunun çıktıkları adacıklarla sınırlı olmadıklarını çok iyi biliyorlar!..

Bir halkın gerçek yüzü şiirlerine yansımıştır. Aşağıdaki beş dizelik Kızılderili şiiri Hollywood'un, insanların beyinlerine kilometrelerce uzunluğundaki filmlerle yerleştirmeye çalıştığı görüntüyü okunur okunmaz yıkmıyor mu:

Sana abayı yaktım sanıyorsun O senin hüsnükuruntun Sizin çadıra gelişim Küçük kardeşini Görmek için...

Sunay Akın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder